Adriaen van Ostade, Inn Scene, 1635. |
Bahçeye bir tohum düştü son ısırığından
Mevsim sonbahar, aylar içinde eylül ile müsemma olanında
Bir ürperti verdi tenine değen rüzgar
O ürpertiydi kavuşturan toprağa
O topraktı eriştiren hayata
Su ve aşk eşliğinde bir yolculuğun başlangıcıydı bunlar
Artık geri dönülmez bir hikaye “ben de varım!” diyordu
Günler ızdırab idi ateşten daha şiddetli bir intizarla
Vakit aşılması gerekli bir engeldi dağların ardına bakmaya niyeti olan için
Desem ki orada bir ordu!
Desem ki orada bir korku!
Fakat unutma ümit korkuyu kollar, korku insanı zinde tutar
Bekleşmeler bekleşmeler, cıvıldaşmalar kıpraşmalar…
Tahmin yürüt bakalım nasıl olacak kekin tadı
Üzüm koysan da içine ya da koyduğunu sansan da
Bir rastlantı olacak senin için
Şekeri bol, hamuru hepsi gibi, fırında çok kalmamalı
Her şey intizam üzere yürümeli
Eksik gedik sana hesap olarak kalmasın diye
Borçlu olunacaksa bari taksir girsin devreye
Serbest bırak zihnini bu kadarı ağır yük
Bu kadarı uçurumdan aşağı
Seyret elbette amma adım atma daha öteye, ayağın kaymasın aman!
Karşı kayalarda bir yuva
Kartalın mı çıyanın mı ne bilesin
Yok sahibi ki görüne de seni emin kılsın
Herkes yerinden memnun, kat’a yok imkan kımıldatmaya
Onun içindir belirdi içimde
Sonu şöyle getirme iştiyakı
Onun içindir son kere: “ Memento audere semper!”*
*Her zaman denemeyi ve cesaret etmeyi unutma!