11 Şubat 2020 Salı

mağaradan


kırmak için zincirlerini ne de gayret gösterdin
yüzünü dönebilmek için ardına ve de orada 
ışığın kaynağı olan 
her neyse işte ona
bir güneş, bir lamba yahut sevgilinin çehresi
hayali bile muktedirdir prangaları kırmaya
ne de gayret ettin varmaya

hakikaten söylesene
kim getirdi bu mağaraya seni
kim vurdu esareti ellerine? 
bileklerine? kollarına?
bağlanmışsa da bozulmaz bütünlükle onlar
ama biliyorum değil esir olan yüreğin
ama biliyorum değil esir olan hayallerin
onun için biliyorum 
elbet kıracaksın
seni uykuya
seni bilinmezliğe 
ve de loşlukla boşluğa koyuveren her şeyi

mevsimi değilse de azması için alerjinin
şimdi göğsün daralıyor olabilir
şimdi keyifsiz, şimdi huzursuz olabilirsin
ama bil güzelim, ne dem baki ne de gam!

sayıklaya sayıklaya 
muhatab olman için yanan dağa
söylüyorum işte dinleyesin diye
sen kurtulmayı boşver o kaderin zaten
düşün ki dönüp de kimleri ikna edebilirsin
gölgelerde mahsur kaldıklarına
düşün ki dönüp de kimleri ikna edebilirsin
dışarıda gerçek bir hayat, dışarıda hakikat var diye
yalanlarla sarmalanmış her gece 
güneşin battığını bile bilmeksizin
uykuda olanlara

yansıyınca aynadan parıltılı
tereddüde mani bir görüntü
o gün senin kehanetini görecekler
ama hepsinin kehaneti seninkinden yansıyacak
onlarınkindense seninkisi
anlıyor musun?

hepsi iç içe sarmaşık ve de sırnaşık 
papatyalar ki 
nasıl bir hale oluşturduysa gördüğün rüyada
aynı şekilde kaderleriniz birbiriyle vals halinde
o zaman haykırmak yersiz
isyan ise mübalağadan ibaret
pembe panjurlu bir ev ise yok
hiç de olmadı
monad yalan, tevhidse geriye kalan
çıkan, çıkarılan, kalan
elde var hiç...